Ar-Ge, her kuruluşun kendi içinde farklı organizasyonlarda oluşturduğu, herhangi bir olguyu veya fikri araştırmalar, deneyler vb. çalışmalar sonucunda sıfırdan tasarlamak veya var olan halinden daha iyi bir duruma getirmeyi yani geliştirmeyi hedefleyen düşünce yapısıdır. Sanayide ufacık dükkanlarda dahi bu düşünce ile bir şeylerin yapıldığını görmek mümkündür. Maalesef günümüz şartlarında, ülkemizde kısa vadede paraya dönüşme olasılığı olan işler daha fazla desteklenmekte olduğundan asıl buluş niteliği taşıyan fikirlerde geri planda kalmakta veya başka bir tabirle çöpe atılmaktadır. Bu durumun diğer bir acı senaryosu ise gerçekten güzel fikirler ortaya koyabilen, yetenekli kişilere gerekli değerin verilmemesi ve en fazla yaşadığımız beyin göçleridir. Gerçek manada Ar-Ge yapmak isteyen yetenekli kişilerin, inovatif fikirlerin peşinden koşmaya hevesli kuruluşları bulmalarının altın kural olduğunu söyleyebilirim. Ancak sağlıklı ve geleceği olan bir iş evliliğinin de temeli karşılıklı beklentilerin karşılanmasıdır. Tarihte bilim insanlarının yapmış olduğu çalışmaların altında çok büyük sermayeler yatmaktadır, bir şeyleri yanlış yapabilme yani bunu finanse edebilme özgürlüğü çok önemlidir. Ar-Ge çalışmaları neticesinde bir ürünü, hizmeti veya üretim şeklini geliştirebilir bazen de yeni buluşlar yapabiliriz.